Forum Anasayfa
=> Daha kayıt olmadın mı?Kızılcaören Foruma Hoş Geldiniz
Forum Anasayfa - Reşadiye Tarihi
Burdasın: Forum Anasayfa => Reşadiye Forum => Reşadiye Tarihi |
|
ilhancakir (şimdiye kadar 11 posta) |
Reşadiye adını taşıyan İskefsirin eski bir tarihi vardır. 20. Yüzyılda yapılan arkeolojik araştırmalar Anadolunun çok eski bir yerleşim bölgesi olduğunu ortaya koymaktadır. Reşadiye ve Mesudiye M.Ö.II. binin başlarında Anadoluda hükümran olan Hitit ve Urartu Krallıklarının sınırı içinde gözükmektedir. Daha sonra M.Ö. 670 yıllarında bölgemize Miletoslular hakim olmuşlardır. Miletoslular sonraki yıllarda Pontuslularla içiçe yaşayarak onlarla bütünleştiler. Pontus Kralının M.Ö. 63-88 yıllarında Romalılara yenilmesiyle bu bölge Roma İmparatorluğunun bir eyaleti haline gelmiştir. Bölgemize Türkler ilk defa kavimler göçü esnasında gelmeye başladılar (M.S.450). Ancak bu yerleşimin sınırları ve mahiyeti hakkında bilgimiz çok sınırlıdır. Anadolu Selçuklularından sonra, Danişmend Gazinin kendi adıyla kurduğu Danişmendli Devletinin fütûhâtıyla yöremiz Türk-İslam hakimiyetine girdi (1095-1175). Moğollarla Selçukluların Kösedağda savaşından sonra bu yöre İlhanlıların eline geçmiştir. 1344 yılında İlhanlıların hakimiyetinin sona ermesiyle Oğuz boyları Anadolunun çeşitli yerlerinde bağımsız yönetimler kurmaya başlamışlardır.1380li yıllarda Oğuz Çepni beylerinden Hacıemiroğulları tarafından fethedilmiştir.Daha sonra 1427 yılında Osmanlılar bu bölgeyi ilhak etmişlerdir.Hacıemiroğullarının fethiyle birlikte bu bölgeye Oğuzların Çepni, Döğer, Eymür, Karkın, Ala-yuntlu, Bayındır ve İğdir boyları yerleşmiştir. Bu boylar çoğu yere kendi isimlerini veya fetihte yararlılık gösteren askerlerin ya da komutanların ismini vermişlerdir. Mesela Yağsıyan köyü ismini Danişmend Hükümdarı Sultan Mesudun damadı Yağıbasandan almıştır, Danişment isimli köyümüz de ismini Danişmentlilerden almaktadır. Ayrıca Cimidede, Hasanşeyh ve Nebişeyh köyleri isimlerini kurucularından almışlardır. Reşadiyeye ait elimizdeki en eski belge 1455 tarihli Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğündeki Tapu Tahrir Defteridir. Bu defterin ismi Cemul-Cumû-i Vilâyet-i Bayramlu Mea İskefsir ve Milasdır. Bu defterin 23 sayfası eksiktir ve eksik olarak ciltlenmiştir. Bu eksik sayfalar İskefsire aittir. Bu defterdeki Bayramlu Orduya, İskefsir Reşadiyeye, Milas Mesudiyeye tekabül etmektedir. Hacıemiroğullarının bu bölgeyi fethiyle yönetim Türklerin eline geçmiştir. Türklerin engin hoşgörüsü sayesinde bu bölgedeki Rumlar çok rahat bir hayat sürmüşlerdir. Dini hayatlarına karışılmayan bu insanlar demokratik haklarını kullanarak din değişikliğine gitmemişlerdir. Eski Kapadokya arazisi elden ele geçmiş, değişik milletler bu arazide medeniyetler kurmuşlardır. Sırasıyla İraniler, Büyük İskender, Pontuslar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Danişmendliler, Kadı Burhanettin, Akkoyunlular bu bölgede hüküm sürmüşlerdir. Sonraları da bu arazi Osmanlı İmparatorluğunun hakimiyetine geçmiştir. Reşadiyenin eski ismi olarak bilinen İskefsirin tarihi 15. yya kadar gitmektedir.Bu bölgeden geçerek Erzuruma giden yine aynı güzergahtan İstanbula dönen meşhur Türk gezgini Evliya Çelebi Seyahatnamesinde bu bölgeden bahsetmektedir. O yüzyıllarda Doğu ile Batı arasında kara ulaşımının yapıldığı Şark Yolu diye adlandırılan yolun Reşadiyeden geçtiği Evliya Çelebi Seyahatnamesinde belirtilmektedir. Bu yol üzerinde eskiden kalma büyük mezarlıklar halen mevcuttur. Eski tarihlerde Şark-i Karahisarın Erzurumvilayetine bağlı olduğu görülür. İskefsir hakkındaki araştırmalarda Erzurum Mihimme Defterleri ile Şebinkarahisar hakkında yazılmışolan eski eserlere bakıldığında Şark-i Karahisarın daha sonra Erzurumdan ayrılarak Sivasa bağlandığı görülmektedir. Önceleri Hamidiye Milas (Mesudiye) ilçesine bağlı olan İskefsir Nahiyesi bugünkü yerine 1906 yılında Sivas Valisi Reşit Paşanın emirleri doğrultusunda, Şark-i Karahisar Sancağı Mutasarrıfı Cevat Bey, yanında Mesudiye Kazası Kaymakamı Sırrı Bey, Taburağası Ahmet Bey, Mesudiyeli Ali Çavuşzade, İsmail Bey, Kızılcaviran köyünden Celebzade Ethem Efendi (Atasoy), Hacı Osmanzade, Şükrü ve Kamil Efendiler, İsmail Efendi, Çengibağı (Gürpınar) Köyünden meşhur Şehremini Rıdvan Paşanın Ağası Hıdırzade Ahmet Ağa, Bozçalıköyünden Hacı Abidinzade Abdullah Efendi ile civar köyler eşraf ve halkının katılımıyla Kelkit Irmağının kuzey tarafında ilçe merkezinin kurulmasına karar verilmiştir. Bu hususta kazanın kurularak Tokata bağlanmasına dair Padişah fermanı çıkıyor. İskefsirin Hamidiyeden ayrılmasının sebebi; İskefsir köylerinin kaza merkezine uzak olmasını, bugünkü kaza merkezine bir medrese yapılmasını ve senede iki kere Çermik Panayırının burada kurulmasını ve halkın burada toplanmaya alışık olmasını ve devlet otoritesinin daha iyi sağlanacağını sayabiliriz. 1664 yılında Erzuruma bağlı iken daha sonraları Sivas Vilayetine bağlanan İskefsir, 1906 yılında bugünkü yerinde ilçe olarak kurulmuş ve İskefsir olan adı, Sultan Mehmet Reşad adına izafeten Sivas valisi Reşit paşa tarafından Reşadiye olarak değiştirilmiştir. İlk Belediye Başkanı İsmail Efendidir. Cumhuriyetten sonraki taksimatta Tokat Vilayetine bağlanmıştır. Reşadiye kazası 10 Haziran 1912 tarihinde Şura-yı Devlet (Danıştay): 1-Osmaniye 2-Orhaniye 3-Cami-i Kebîr 4-Köprübaşı 5-Şeyh Yakub isimleriyle beş mahalleye ayrılmıştır. 1927-28 Türkiye Cumhuriyeti Salnamesi (Yıllık)ne göre Reşadiyenin sosyo-ekonomik yapısı şöyledir: Reşadiye kazâsı Bereketli nahiyesi ile 98 adet köye sahiptir. Bu salnameye göre Reşadiyenin 75 000 hektar ormanı bulunmaktadır. Bu ormanların 45 000 hektarı kayın, 15 000 hektarı sarıçam ve 15 000 hektarı meşedir. 1927-1928 yıllarında Reşadiyede Cumhuriyet Halk Fırkası, Hilâl-i Ahmer (Kızılay), Himâye-i Etfâl (Çocuk Esirgeme), Türk Ocağı ve Tayyare Cemiyeti (Türk Hava Kurumu) şubeleri bulunmaktadır. 1912 yılında Reşadiyeye bağlı 75 köyde 9511 erkek ve 8354 kadın olmak üzere 17865 kişi yaşamaktadır. 1927-1928 yıllarında Reşadiyede 12466 erkek 14906 kadın olmak üzere toplam 27372 insan yaşamaktadır. Burada dikkatinizi çekmek istiyorum Cumhuriyetle beraber erkek nüfusunda büyük bir düşüş açıkça gözükmektedir. Bu durum büyüklerimizin Kurtuluş Savaşında ülkemiz için cepheye gittiğini ve Çanakkalede kahramanca şehit olduklarını açıkça ortaya koymaktadır. Millî Savunma Bakanlığının yayınladığı Şehitlerimiz isimli yayınında kazamıza ait 105 şehidimizin ismi geçmektedir.( Kaynak: Yaşar CELEP Başbakanlık Devlet Arşivleri Uzmanı ![]() 1939 yılında 26 Aralıkı 27 Aralıka bağlayan gece, sabaha karşı tarihte Erzincan Depremi olarak da bilinen Deprem Reşadiye ve köylerinde etkili olmuş ve bu Depremde Reşadiyede ayakta tek bir bina kalmamıştır. Bu haliyle ilçe merkezi ve köyleri uzun bir süre kendi kaderine terk edilmiştir. Köylerle birlikte toplam 2100 kişinin öldüğü resmi kayıtlarda mevcuttur. Zamanın Tokat valisi İzzeddin Çağpar, İlçe Kaymakamı Necati Gökmoğol ve oluşturulan kurulun uzun tartışmaları sonucu yeni Reşadiyenin yerleşim yeri, eski yerleşim yerinin kuzeyine dağ eteğine kaydırılmıştır. Salı günü sabaha karşıkış günü vukubulan bu depremden evvel Reşadiyemizdeki mevcut binalar şöylece idi: Bir Hükümet konağı, Belediye ve Askerlik Şubesi binası ve dispanser, beş sınıflı mükemmel bir Gazi İlk Okul binası,talebe için bir pansiyon binası, Jandarma ve Tevkifhane binası,Postahane,binası, taş minareli güzel bir camii, ruhsatı alınmak üzere olan ve bütün dolapları eczayı tıbbiye ile dolmuş bir eczane, bahçelerle çevrilmiş iki katlı konaklar, evler, yedi fırın, üç demirci dükkanı, bir kalaycı dükkanı, bir bakırcı dükkanı, iki berber dükkanı, altı terzi dükkanı,beş bakkaliye mağazası, bir hırdavat dükkanı, beş kahvehane, bir fotoğrafçı ve kuyumcu dükkanı, bir kasap, iki kunduracı dükkanı, bir lokanta, bir otel, dört han, inhisar bayileri mağazaları, dört manifatura mağazası, hal vesaire mevcut idi. Uzun yıllar deprem yarasını sarmaya çalışan Reşadiyede 1966 yılından sonra zamanın idarecilerinin yoğun çalışmaları ve Reşadiye halkının da katkılarıyla yeni bir atılım ve yapılanma ortaya çıkmış, önce maddi sorunlar aşılıp, günün şartları içinde son derece önemli yatırımlar gerçekleşmiştir. 1970li yıllarda tüm Türkiyede olduğu gibi Reşadiyede yurt dışına çok sayıda işçi göndermiştir. Bu işçiler kazançlarını ilçelerine aktarmışlar böylece ilçe merkezi ve bazı bölgeleri hızlı bir kentleşme sürecine girmiştir. Bugüne kadar Reşadiyede Romalılara, Bizanslılara ve Türklere ait çeşitli seramik eşyalar, sikke, yayla ve köylere yayılmış tarihi mezarlar bulunmuştur. Köylerde yer yer bozulmuş kale kalıntılarına rastlanır. Tamamı yıkılmıştır, Çoğunun temel harabeleri kalmıştır. Göllüköy, Çamlıkaya, Saraydüzü, Kalecik, Mengen Kalesi, Kaledüzü, Kızılcaören, Turaç Köyü ve Cimitekke Yaylasında Bizans dönemine ait olan ve sonraları Müslümanların da defnedildiği tarihi mezarlar alanı vardır. Reşadiye, Anadolunun orta kesiminde Kızılırmak yayı içinde kalan Kapadokya arazisi içerisinde yer alan Tokat ilinin bir ilçesidir. Kelkit Irmağının kenarında, E 80 (D100) karayolu üzerinde şirin bir ilçedir Reşadiye. Reşadiyenin coğrafi özellikler bakımından çam ormanlarıyla kaplı olması, güzel ve şirin bir yer olması, kışın sert geçen iklim koşullarından fazla etkilenmemesi, köylerin konumuna göre merkezi bir yerde olması, sağlığa yararlı kaplıcalarının bulunması, Kelkit vadisi üzerindeki Şark Yolunun buradan geçmesi ilçe merkezi olarak seçilmesini etkileyen nedenlerdir. |
Cevapla:
Bütün konular: 11
Bütün postalar: 11
Bütün kullanıcılar: 1
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse
